DEVAM: 18- NASIL
SABAHLADIN? DİYE HALİ SORULAN ADAM (HAKKINDA GELEN HADİSLER) BAB!
حدّثنا
أَبُو
إِسْحَاقَ
الْهَرَوِيُّ،
إِبْرَاهِيمُ
بْنُ عَبْدِ
اللهِ بْنِ
أَبِي حَاتِمٍ.
حدّثنا
عَبْدُ اللهِ
ابْنُ
عُثْمَانَ
بْنِ
إِسْحَاقَ
بْنِ سَعْدِ بْنِ
أَبِي
وَقَّاصٍ.
حَدَّثَنِي
جَدِّي، أَبُو
أُمِّي،
مَالِكُ بْنُ
حَمْزَةَ
بْنِ أَبِي
أُسَيْدٍ
السَّاعِدِيِّ،
عَنْ أَبِيهِ،
عَنْ جَدِّهِ
أَبِي
أُسَيْدٍ
السَّاعِدِيِّ؛
قَالَ: قَالَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم لِلْعَبَّاسِ
بْنِ عَبْدِ
الْمُطَّلِبِ،
وَدَخَلَ
عَلَيْهِمْ، فَقَالَ
((السَّلاَمُ
عَلَيْكُمْ))
قَالُوا:
وَعَلَيْكَ
السَّلاَمُ
وَرَحْمَةُ اللهِ
وَبَرَكَاتُهُ. قَالَ
((كَيْفَ
أَصْبَحْتُمْ؟))
قَالُوا:
بِخَيْرٍ.
نَحْمَدُ
اللهَ.
فَكَيْفَ
أَصْبَحْتَ؟
بِأَبِينَا وَأُمِّنَا،
يَا رَسُولَ
اللهِ! قَالَ
((أَصْبَحْتُ
بِخَيْرٍ.
أَحْمَدُ
اللهَ)).
في الزوائد:
قال البخاري:
مالك بن حمزة
عَنْ أبيه
عَنْ جده أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم دعا
العباس...
الحديث، لا
يتابع عليه.
وقال أبو حاتم:
عبد الله بن
عثمان شيخ
يروي أحاديث
مشتبهة.
Ebu Useyd
es-Saidi (r.a.)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Abbas bin Abdulmuttqlib'in evine girerken Abbas
(r.a.)'e: «es-Selamu aleykum.» buyurmuş. Onlar da: Ve aleyke's-selam ve
rahmetullahi ve berekatuhu, diyerek selamı almışlar. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem): «Nasıl sabahladınız.» diyerek onların hatrını sormuş. Onlar da: Hayır
ile sabahladık. (yani iyiyiz) Allah'a hamd ederiz Babamız ve anamız sana feda
olsun, sen nasıl sabahladın (yani sen nasılsın) Ya Resulallah, diye karşılık
vermişler. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Hayır ile sabahladım. Allah'a
hamd ederim.» buyurmuştur.
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Buhari demiş ki : Malik bin Hamza, babasından, babası da
dedesinden rivayetle Nebi (s.a.v.), el-Abbas'ı çağırdı..., senediyle naklolunan
hadis, başka yolla teyid edilmemiş durumdadır, Ebü Hatim de: Abdullah bin
Osman, karışık - şüphe götüren bir takım hadisler rivayet eden bir ravidir,
demiştir,
AÇIKLAMA: Bu babta rivayet olunan hadisler: notta belirtildiği gibi Zevaid nevinden
olup senedieri sıhhatli degildir. Hadislerde geçen; ............ cümlesinin
asıl mÜnası "Nasıl sabahladın. sabaha girdin" demektiı-, Araplar bu
cümleyi hal ve hatır sormakta kullanırlar, Bu itibarla "Nasılsın" demek
olur.
Buhari
"İsti'zan" kitabında "Muanaka ve adamın: Keyfe asbahta,
sözü" yani Kucaklaşmak ve adamın: Nasıl sabahladın. sözü" başlığı
altında açtığı bir babta; Nebi (s.a.v.)'in son hastalığı ile ilgili Ali bin Ebi
Talib (r.a.)'den rivayet ettiği bir hadiste rivayet edildiğine göre .. Ali bin
Ebi Talib (r.a.), Nebi (s.a.v.)'in yanından son hastalığında çıktı. Halk:
"Va. Ebe'l-Hasan, Resulullah (s.a.v.) (bu gece) nasıl sabahladı (yani
sağlık durumu nasıldır)? diye sordular...''
Bu hadis,
sahabilerin Asr-ı Saadet'te haL. hatır sormakta bu cümleyi kullandıklarına
delalet eder.
El-Hafız, bu
hadisin izahı bölümünje şöyle der: İslam dini, karşılaşan iki müslümanın
selamlaşmasını meşru kıldı. Sonra hal hatır sormak usulü ihdas edildi, yani
karşıla!;an iki müslüman; "Nasıl sabahladın, nasılsın" cümlesini
kullanmaya
başladılar ve
selam cümlesi ile bu cümleyi beraber kullananların sayısı azaldı. Sünnet olanı
ise selamlaşmakla söze başlamaktır. Bana öyle geliyor ki, anılan cümleyi
kullanma sebebi (hicretin 19. yılında salgın hastalık halinde görÜlen) Amvas
taünudur. Çünkü o salgın hastalık, karşılaşan iki müslümanın birbirine sağlık
durumunu sormasını gerektiriyordu. Daha sonra bu cümle yaygınlaştı. Hatta
selamlaşmayı bırakıp bu cümle ile yetinenler oldu.
Bu babta
rivayet edilen Ebü Üseyd (r.a.)'ın hadisine göre Resülullah (s.a.v.) ile amcası
Abbas (r.a.)'ın ev halkı arasında önce selamlaşma olmuş, sonra hal hatır
soruşturulması yapılmıştır.
Bu hadisten
çıkan bir hüküm de hal hatırı sorulan kişinin vereceği cevabta Allah'a
hamdetmesinin müstehablığıdır. Ancak hadisin senedindeki zayıflık nedeniyle
sabitliği bilinmemektedir. Şayet sabit olursa ondan bu hüküm çıkarılır.