SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-EDEB

<< 3711 >>

DEVAM: 18- NASIL SABAHLADIN? DİYE HALİ SORULAN ADAM (HAKKINDA GELEN HADİSLER) BAB!

 

حدّثنا أَبُو إِسْحَاقَ الْهَرَوِيُّ، إِبْرَاهِيمُ بْنُ عَبْدِ اللهِ بْنِ أَبِي حَاتِمٍ. حدّثنا عَبْدُ اللهِ ابْنُ عُثْمَانَ بْنِ إِسْحَاقَ بْنِ سَعْدِ بْنِ أَبِي وَقَّاصٍ. حَدَّثَنِي جَدِّي، أَبُو أُمِّي، مَالِكُ بْنُ حَمْزَةَ بْنِ أَبِي أُسَيْدٍ السَّاعِدِيِّ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ أَبِي أُسَيْدٍ السَّاعِدِيِّ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم لِلْعَبَّاسِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ، وَدَخَلَ عَلَيْهِمْ،  فَقَالَ ((السَّلاَمُ عَلَيْكُمْ)) قَالُوا: وَعَلَيْكَ السَّلاَمُ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ.  قَالَ ((كَيْفَ أَصْبَحْتُمْ؟)) قَالُوا: بِخَيْرٍ. نَحْمَدُ اللهَ. فَكَيْفَ أَصْبَحْتَ؟ بِأَبِينَا وَأُمِّنَا، يَا رَسُولَ اللهِ!  قَالَ ((أَصْبَحْتُ بِخَيْرٍ. أَحْمَدُ اللهَ)).

 

في الزوائد: قال البخاري: مالك بن حمزة عَنْ أبيه عَنْ جده أن النبي صلى الله عليه وسلم دعا العباس... الحديث، لا يتابع عليه. وقال أبو حاتم: عبد الله بن عثمان شيخ يروي أحاديث مشتبهة.

 

Ebu Useyd es-Saidi (r.a.)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Abbas bin Abdulmuttqlib'in evine girerken Abbas (r.a.)'e: «es-Selamu aleykum.» buyurmuş. Onlar da: Ve aleyke's-selam ve rahmetullahi ve berekatuhu, diyerek selamı almışlar. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Nasıl sabahladınız.» diyerek onların hatrını sormuş. Onlar da: Hayır ile sabahladık. (yani iyiyiz) Allah'a hamd ederiz Babamız ve anamız sana feda olsun, sen nasıl sabahladın (yani sen nasılsın) Ya Resulallah, diye karşılık vermişler. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Hayır ile sabahladım. Allah'a hamd ederim.» buyurmuştur.

 

Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Buhari demiş ki : Malik bin Hamza, babasından, babası da dedesinden rivayetle Nebi (s.a.v.), el-Abbas'ı çağırdı..., senediyle naklolunan hadis, başka yolla teyid edilmemiş durumdadır, Ebü Hatim de: Abdullah bin Osman, karışık - şüphe götüren bir takım hadisler rivayet eden bir ravidir, demiştir,

 

 

AÇIKLAMA:      Bu babta rivayet olunan hadisler: notta belirtildiği gibi Zevaid nevinden olup senedieri sıhhatli degildir. Hadislerde geçen; ............ cümlesinin asıl mÜnası "Nasıl sabahladın. sabaha girdin" demektiı-, Araplar bu cümleyi hal ve hatır sormakta kullanırlar, Bu itibarla "Nasılsın" demek olur.

 

Buhari "İsti'zan" kitabında "Muanaka ve adamın: Keyfe asbahta, sözü" yani Kucaklaşmak ve adamın: Nasıl sabahladın. sözü" başlığı altında açtığı bir babta; Nebi (s.a.v.)'in son hastalığı ile ilgili Ali bin Ebi Talib (r.a.)'den rivayet ettiği bir hadiste rivayet edildiğine göre .. Ali bin Ebi Talib (r.a.), Nebi (s.a.v.)'in yanından son hastalığında çıktı. Halk: "Va. Ebe'l-Hasan, Resulullah (s.a.v.) (bu gece) nasıl sabahladı (yani sağlık durumu nasıldır)? diye sordular...''

 

Bu hadis, sahabilerin Asr-ı Saadet'te haL. hatır sormakta bu cümleyi kullandıklarına delalet eder.

El-Hafız, bu hadisin izahı bölümünje şöyle der: İslam dini, karşılaşan iki müslümanın selamlaşmasını meşru kıldı. Sonra hal hatır sormak usulü ihdas edildi, yani karşıla!;an iki müslüman; "Nasıl sabahladın, nasılsın" cümlesini kullanmaya

başladılar ve selam cümlesi ile bu cümleyi beraber kullananların sayısı azaldı. Sünnet olanı ise selamlaşmakla söze başlamaktır. Bana öyle geliyor ki, anılan cümleyi kullanma sebebi (hicretin 19. yılında salgın hastalık halinde görÜlen) Amvas taünudur. Çünkü o salgın hastalık, karşılaşan iki müslümanın birbirine sağlık durumunu sormasını gerektiriyordu. Daha sonra bu cümle yaygınlaştı. Hatta selamlaşmayı bırakıp bu cümle ile yetinenler oldu.

 

Bu babta rivayet edilen Ebü Üseyd (r.a.)'ın hadisine göre Resülullah (s.a.v.) ile amcası Abbas (r.a.)'ın ev halkı arasında önce selamlaşma olmuş, sonra hal hatır soruşturulması yapılmıştır.

 

Bu hadisten çıkan bir hüküm de hal hatırı sorulan kişinin vereceği cevabta Allah'a hamdetmesinin müstehablığıdır. Ancak hadisin senedindeki zayıflık nedeniyle sabitliği bilinmemektedir. Şayet sabit olursa ondan bu hüküm çıkarılır.